GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞGELDİNİZ.

GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞ GELDİNİZ.
Bu blog ile; 1995 yılından bu yana yaptığım çalışmalardan elde ettiğim know-how'u tüm gis kurucuları ve yöneticileri ile paylaşmak ve ülkemizde oluşan kavram karmaşalarına tecrübelerime dayanarak açıklık getirmek ve ortadan kaldırmak istiyorum. GIS ya da kent bilgi sistemi kurmanın ve sonuçta bir kenti akıllandırmanın sanıldığı kadar basit olmadığını, yapılan hatalar ve doğruları ile birlikte ortaya koymaya çalışıyorum. Hepinizi bu çabaya katkı sağlamaya davet ediyorum.
Sonuçta kenti kablolu ya da kablosuz bir network ile kapsamanın akıllı kent için yeterli olmadığını, elektrik, gaz, su, kanalizasyon v.b altyapılar ile trafik, ulaşım, sağlık, enerji, istihdam yönetimi, afet kurtarma ve erken uyarı sistemleri, eğitim, güvenlik v.b. unsurların da akıllandırılması ve entegre çalışmaları gerekir. Makro düzeyde geleceğe yönelik tehditler, ihtiyaçlar ve bunlara karşı alınacak tedbirlerin planlanması da unutulmamalı tabi...

12 Ekim 2010 Salı

e-atık sorunu son yirmi yılda ön plana çıktı


Fatih Sarı fatihs@interpromedya.com.tr

E-atıkların, elektronik cihaz kullanımının yaygınlaşmasıyla çevrecilik tartışmalarının odağı olduğunu vurgulayan HP Türkiye ve Orta Doğu Çevre Yöneticisi Hande Baloğlu, “Kâğıt atıklar, mürekkep kartuşları, eski ekranlar, piller, aküler ve bilgisayar parçaları içerdiği zehirli maddelerle çevreyi kirletmekle kalmıyor, aynı zamanda geri dönüşümle ekonomide geri kazanabilecek malzemelerin ziyan olmasına yol açarak büyük mali kayıplara neden oluyor. Bu konuda öncelikle kullanıcıların e-atıkları geri dönüşüm merkezine göndermelerini kolaylaştıran bir sistem getirilmeli” dedi.
Ürünlerinden kurşun, cıva, kadyum gibi AB direktiflerine aykırı maddelerin kullanımını ilk çıkaran marka olduklarını iddia eden Nokia Türkiye Genel Müdürü Conor Pierce, “Ambalaj atıkları, piller ve elektronik atıklar konusunda yükümlülüklerini hassasiyetle yerine getiren Nokia, servis ağında ISO 14001 Çevre Yönetimi Standartları’nın düzenli takibini denetlemeler yoluyla yapıyor. Nokia Türkiye de kullanılmayan Nokia cep telefonlarını, şarj cihazlarını ve bataryaları topluyor” dedi.
Teknolojinin geliştikçe kendine özgü bir tüketim talebi de yarattığını ifade eden Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim ise “Çevre konusunda gereken duyarlılık seviyesine yükselebilmek için atılacak olan ilk adım geridönüşüm konusuna verilecek önemdir. Özellikle e-atıkların kontrol altına alınabilmesi için BT’nin sarf malzemelerini doğada çözülebilen malzemelerle yapabilmenin yollarını araştırmalıyız”


Geri dönüşüm süreçleri çok önemli
Fujitsu Türkiye Genel Müdürü Halit Zaim, “Elektronik eşyalarda değerli madenler, cam ve plastik gibi kullanışlı maddeler bulunmaktadır. Örneğin, değerli madenler bilgisayar devre kartları ve diğer elektronik parçalarda kullanılabilirler. Bu eşyaların geri dönüşümünün yapılması hammaddelerin bulunması için yapılan madenciliğe olan gerekliliği azaltır ve zehirleyici atıkları çöplerin dışında tutar. Fujitsu dünyanın çeşitli bölgelerinde e-atıkların geri dönüşümüne yönelik programlar uygulamaktadır. Halen, ABD’de uygulanmakta olan “Fujitsu Geri Dönüşüm Programı” buna bir örnektir” dedi.

“Kâr amacı gütmemek gerekli”
Lexmark Türkiye Genel Müdürü Sinan Emon, şunları söyledi: “İş hayatımızın, gündelik hayatımızın yüzde 80’ini kapsadığı düşünülürse, sadece çevreye değil, tükettiğimiz ürünler aynı zamanda sektör çalışanlarına da etki ediyor. Burada yapılması gereken sektör şirketlerimizin çevreye karşı olan sorumluluklarının bilinciyle kullandıkları teknolojilerin geri döndürülebilir, atıklarının çevreye zarar vermeden yok edilebilir ve sadece ürünlerin değil, süreçlerin de çevreye göre uyarlanması gerekmektedir.”

Çevreci ürünlere yatırım maliyetli
Doğal kaynakların hızla tükenmesinin zehirli atıklar ve geri dönüşüm gibi konuları beraberinde getirdiğini belirten ZyXEL Türkiye Tüketici Elektroniği ve Kablosuz Ürünler Ürün Müdürü Şamil Doğan, “Teknoloji üreticilerinin bu konuda tüm üretim ve tedarik sürecini yeniden yapılandırması gerekiyor. Çevreci teknolojileri üretmek için üretim sürecinin Avrupa Birliği tarafından uygulanması tavsiye edilen WEEE, RoHS ve EUP gibi yönergelere uyumlu olarak gerçekleştirilmesi gerekiyor” dedi.
e-Atıklar en büyük sorun


Fatih Sarı fatihs@interpromedya.com.tr

Elektronik eşya sektörünün hızla büyümesine paralel olarak, e-atıkların çöp içindeki oranının da hızla arttığına dikkat çeken Alcatel-Lucent Teletaş Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kançal, “E-atık, içeriğinde bulunan toksik maddelerden ötürü tehlikeli, içerdiği metal, cam, plastik ve yeniden kullanılabilen diğer malzemelerden dolayı ise değerlidir. Bu nedenle e-atıklar, hem insan, çevre ve doğayı tehdit eden bir tehlike, hem de yeni iş imkânı sağlayacak ve yüksek getiri potansiyeli olan bir sektör olarak görülebilir. Dünya genelinde e-atıklarla ilgili iki ana faaliyet yürütülüyor ki bizce de bunlar çok önemli girişimler. Yeni üretilmekte olan elektronik eşyalarda tehlikeli ve toksik maddelerin kullanımı yasaklanmaya çalışılıyor, yeni ürün tasarımında geri dönüşümün göz önüne alınması özendiriliyor” şeklinde konuştu.
Bimsa Sistem Mühendisi Cem Güneyli ise bu konuda, “Kullanılan/kullanılacak madde ve materyallerin mümkün olduğu kadar geri dönüştürülebilir olması daha az e-atık anlamına geldiğinden; maliyetleri belli bir seviyeye kadar artırsa bile tercih edilmeli. Devletlerin bu konularda üretici şirketleri teşvik etmesi önemli bir unsur” şeklinde konuştu.
Dünya en hızlı artan atık türünü e-atıklar olarak gösteren CA Technologies Çözüm Satış Direktörü Reha Hatipoğlu, “Hızlı yaşanan teknolojik gelişmeler arkasında ciddi bir atık potansiyeli oluşturmaktadır. Bununla birlikte, e-atıkların oluşmasında hem kullanım hem de fabrikasyon hataları büyük etken olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde katı atıklar içinde e-atıklar yüzde 1’i ancak oluşturmaktadır. Fakat yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre, bu rakam hızla artarak yüzde 5’i bulacaktır. E- atıklar çevreye zararlı birçok maddeden oluşmaktadır. Bu nedenle de en kısa yoldan ve çok bilinçli bir organizasyonla toplanmalı ve depolanmalıdır” dedi.
Teknolojinin her geçen gün değiştiği, sürekli bir yenileme içine girdiği çağımızda e-atıkların ciddi bir sorun olmaya başladığına değinen GlassHouse Türkiye Genel Müdürü Emre Pekar, “Gelişen teknolojiyi yakından takip edenler ve/veya ofisler, ellerindeki elektronik aletleri sıkça değiştirmekte ve gelişen teknoloji karşısında ilgisiz kalamamaktadır” şeklinde görüş belirtti. Bu konudaki ilk aşamayı e-atıkların oluşmasına engel olabilecek etkenleri ortaya koyabilmek olarak özetleyen Hayat Bilgi Teknolojileri Sistem Mühendisi Muharrem Erdoğdu, “Sanallaştırma çalışmaları atıkların oluşumunu en az düzeye indirecek teknolojilerden biridir. Aynı zamanda her kurum çevreci BT konusunda toplumu bilinçlendirmeyi, hem kurumu hem de sektörün geleceği için bir sosyal sorumluluk projesi olarak görmelidir. Hâlihazırda ve giderek çoğalan e-atıkların geri dönüşümü için yapılacak her çalışma ise hem çevreci hem de yeni bir iş sahası yaratarak önemli bir pazar yaratabilir” dedi.

“e-atık toplama teşvik edilmeli”
Bilişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde bugün kullanılan bir teknolojik cihaz çok kısa sürede kullanım dışı kalabiliyor. Bunlar; mobil cihazlar, kişisel bilgisayarlar, kişisel ve kurumsal veri depolama aygıtları, sunucular şeklinde sıralanabilir. Tüm bu kullanım dışı kalan ve e-atık olarak nitelendirdiğimiz cihazların ülkemiz içerisinde belirli kurumlar vasıtası ile belirli bir sistematik çerçevesinde toplanarak tekrar üretim sürecine dâhil edilmesi gerektiğini belirten ABH Genel Müdürü Tayyar Bacak, “Konuyla ilgili bazı STK’ların girişimi bulunmaktadır ancak bu yeterli değildir. Konu bir devlet politikası olarak ele alınmalı ve bazı kurallara bağlanarak hem kişilere hem de kurumlara sorumluluklar verilmelidir” dedi.
Kimlik doğrulamada “Ses İmza” dönemi


Interpromedya Haber Merkezi bthaber@interpromedya.com.tr Sayı:786 

Sesli hizmet sistemleri ve biyometrik ses tanıma alanlanı oyuncusu PerSay’ın çözüm ortağı Speechouse ve Turkcell Global Bilgi, müşteri kimlik doğrulama süreçlerinde yeni bir yapı oluşturdu. Speechouse tarafından uygulamaya alınan sistemle, Turkcell aboneleri kimlik tanıma işlemlerini “Turkcell beni sesimden tanır” diyerek biyometrik ses tanımayla gerçekleştirebiliyor. Yeni yapıyla Turkcell müşterilerinin kimlik doğrulama süreci 5 saniyeye iniyor. Kişiye özel biyometrik özelliklerin kullanıldığı sistemle kullanıcılar, işlemlerini parmak izinde olduğu gibi güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. PerSay tarafından geliştirilen ve Türkiye’de Speechouse tarafından uygulanan “ses imza” ile bir Turkcell abonesi çağrı merkezini aradığında kimlik doğrulama için ilgili birime yönlendiriliyor. Bu aşamada, “Turkcell beni sesimden tanır” cümlesini üç defa üst üste söyleyen abonenin ses örneği sisteme kaydediliyor. Abone, müşteri hizmetlerini tekrar aradığında sesi, sisteme kaydedilen sesle karşılaştırılarak kimlik tespiti yapılıyor. Turkcell kullanıcılarının büyük ilgi gösterdiği ses imza sistemi şirketin teknolojik vizyonu için de örnek uygulamalar arasında yer alıyor.
Yarım milyon kullanıcıya ulaştı
Sistemi geliştirirken Turkcell müşterilerinin memnuniyetini artırmayı ve müşterilere zaman kazandırmayı hedeflediklerini belirten Speechouse CEO’su Tarkan Ersubaşı: “Çağrı merkezi sistemine yeni bir soluk getirdiğimiz ‘ses imza’ ile Turkcell müşterilerinin kolaylıkla benimseyebileceği ve yenilikçi bir kimlik doğrulama sistemi sunuyoruz. Türkiye’de ilk kez uygulanan bu sistemde, konuşanın kimliğini teşhis etmek için sesin biyometrik özelliğinin kullanılmasına dayanan bir teknolojiden yararlanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de iş ortaklarımızın süreçlerine hız ve değer katmayı sürdüreceğiz” dedi.