GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞGELDİNİZ.

GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞ GELDİNİZ.
Bu blog ile; 1995 yılından bu yana yaptığım çalışmalardan elde ettiğim know-how'u tüm gis kurucuları ve yöneticileri ile paylaşmak ve ülkemizde oluşan kavram karmaşalarına tecrübelerime dayanarak açıklık getirmek ve ortadan kaldırmak istiyorum. GIS ya da kent bilgi sistemi kurmanın ve sonuçta bir kenti akıllandırmanın sanıldığı kadar basit olmadığını, yapılan hatalar ve doğruları ile birlikte ortaya koymaya çalışıyorum. Hepinizi bu çabaya katkı sağlamaya davet ediyorum.
Sonuçta kenti kablolu ya da kablosuz bir network ile kapsamanın akıllı kent için yeterli olmadığını, elektrik, gaz, su, kanalizasyon v.b altyapılar ile trafik, ulaşım, sağlık, enerji, istihdam yönetimi, afet kurtarma ve erken uyarı sistemleri, eğitim, güvenlik v.b. unsurların da akıllandırılması ve entegre çalışmaları gerekir. Makro düzeyde geleceğe yönelik tehditler, ihtiyaçlar ve bunlara karşı alınacak tedbirlerin planlanması da unutulmamalı tabi...

1 Mart 2011 Salı

GİYİLEBİLEN BİLGİSAYAR

Bilgisayarını Giy Çık! (kent haberleri)

Kemer ve ceketlerde kullanılabilecek bu bilgisayarlar hayatınızı değiştirecek. Nasıl mı?
Bilgisayarını Giy Çık! (kent haberleri)AB 6. Çerçeve Programıkapsamında 48 ortağın yürüttüğü WearITWork (Giyilebilen Bilgisayar)projesi ile bilgisayarlar, endüstriyel ortamlardaki kıyafetlere entegre edilecek şekilde tasarlanıyor.
Kemer ve ceket gibi aksesuarlarla kullanılan maksimum 500 gramağırlığındaki sistem, gösterge, kamera, bilgisayar, alıcı ve güç kaynağından oluşuyor.

Gelecek yıl tamamlanacak projenin, otomotivden sağlığa, itfaiyeden uçak yapım ve bakımına kadar çeşitli iş kollarında yaygın kullanımı öngörülüyor.

Projenin Türkiye’den tek ortağı Mobilera Bilişim ve İletişim Teknolojileri Tic. A.Ş’nin yönetici ortağı Zeynep Sarılar Akaltan, giyilebilen bilgisayar projesinin AB Çerçeve Programları tarafından iki yıl önce onaylandığını söyledi. Akaltan, Almanya’dan Bremen Üniversitesinin yönettiği projenin küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarının da aralarında bulunduğu 48 ortaklı konsorsiyumu ile AB Çerçeve programları arasındaki en büyük projelerden biri olduğunu belirtti.
Gelecek yıl tamamlanacak projenin ana hedefinin, bilgisayar sistemlerinin endüstriyel ortamlardaki kıyafetlere entegrasyonunun uygulanabilirliği olduğunu söyleyen Akaltan, giyilebilen bilgisayar projesindeki çalışmaların 8 iş paketi üzerinden devam ettiğini bildirdi.

OTOMOTİV ÜRETİMİNDE PERFORMANS ARTIŞI

Akaltan, otomotiv sektöründe sık eleman değişimi nedeniyle yeni elemanların eğitiminden kaynaklanan çeşitli sıkıntıların bulunduğunu belirterek, giyilebilen bilgisayarların sektörde kullanılmasıyla bu sıkıntıların en aza indirgeneceğini söyledi. Akaltan, “Giyilebilen bilgisayarların rahat kullanımı, kolay anlaşılır yazılımları ve esnek özellikleri, çalışanların sisteme kısa sürede adapte olmalarını sağlayacak. Böylece üretim bandının durması gibi sonuçlara varan sorunlar da ortadan kalkacak” dedi.

HASTANE ÇALIŞANLARINDA İLETİŞİM SAĞLAYACAK

Giyilebilen bilgisayarların sağlık sektöründe de kullanılmasının öngörüldüğünü ifade eden Akaltan, yeni bilgisayarlarla hastanelerde teşhis ve tedavide doktorların hastane personeliyle rahat, hızlı ve hatasız her türlü iletişim kurabileceğini söyledi.

Hastalara uygulanacak tetkik, tahlil, ilaç yazımı gibi her türlü işlemin sesli ve görüntülü olarak dijital kayıt altına alınacağını anlatan Akaltan, “Doktor, tüm bu bilgileri üzerindeki giyilebilen bilgisayarlar aracılığıyla otomatik olarak alacak. Bu bilgisayarları, doktor, hemşire ve hasta da taşıyabilecek” dedi.

UÇAK VE HELİKOPTER BAKIMI

Uçak ve helikopterlerde karmaşık bakım işlemleri bulunduğuna ve bu sektörde de giyilebilen bilgisayarların kullanılacağına dikkati çeken

Akaltan, “Giyilebilen bilgisayarlar, bu gibi durumlarda çalışanların sesli ve görüntülü komutlarla yönlendirilmesini sağlayacak. Bir nevi, çalışanların asistanı gibi olacak. Arızalarda gereken tüm sıralı adımlar bilgisayarda yüklü olacak. Çalışanın yaptığı işlemleri kaydedecek ve sonrasındaki adımları da sırasıyla komut verebilecek” diye konuştu.

ACİL DURUM SENARYOLARI

Acil durum senaryolarında ise giyilebilen bilgisayarların pilot çalışmaolarak itfaiye teşkilatında uygulandığını aktaran Akaltan, bu sistemde de merkezle itfaiye arasında iletişim sağlanmasının amaçlandığını söyledi.

İtfaiye teşkilatında çalışanların zor ortam koşullarından etkilendiğine işaret eden Akaltan, şöyle devam etti: “İtfaiye çalışmalarında yoğun dumandan ve sıcaklıktan dolayı görüş alanı düşebiliyor. Bu tür zor koşullarda kullanıcı ile merkezin bağlantısının devam etmesi önemli. İtfaiye birliklerinin kendi aralarında haberleşme kurabilmelerinde bilgisayarların kullanılmasını öngörüyoruz.

Bunun yanında sistem sayesinde çalışanın işini kolaylaştıracak uygulamaların eklenmesi söz konusu. Örneğin uygulamalarda daha önce bir ekip tarafından aranan bir odanın aranmamasını ya da bir monitör yardımıyla itfaiyecinin aradığı bir alanın arkasını görebilmesini hedefliyoruz.”

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

Projenin temelinde, hareket ve yükseklik gibi sensörler kullanılarak geliştirilen donanımlar ile kullanıcının hareketleri, ortam koşulları ve bilgileri algılanıyor. Çeşitli kaynaklardan elde edilen bu veriler, karar verme ve yorumlama uygulamaları sayesinde anlamlı bilgilere dönüştürülüp, giyilebilen ekipmanlara aktarılıyor. Ekipmanların ağırlığı, çalışana ek bir yük getirmemesi için maksimum 500 gram civarında tasarlanıyor.

Giyilebilen sistem içinde geliştirilen donanımlar arasında ekran görüntüsünün, gözlük şeklinde gözün önüne getirilmesini sağlayan ve Carl Zeiss tarafından hazırlanan giyilebilen başlık, ETH tarafından hazırlanan, kemer olarak takılabilir formatta taşınabilir bilgisayar, otomotiv sektöründe üretim kontrolünde kullanılan, sensör yüzeyli giyilebilen eldiven tarzında ekipmanlar bulunuyor.

TÜBİTAK NE DİYOR?

TÜBİTAK AB Çerçeve Programları Ulusal Koordinatörü Hüseyin Güler, projeile ilgili yaptığı açıklamada, giyilebilen bilgisayar projesinin çokortaklı olmasına değinerek, Türk araştırmacıların da bu tür projelerde yer almasının önemini anlattı. AB Çerçeve Programları’nın çıkış felsefesinin kamuoyunda sıkça dile getirildiği gibi fon sağlamak olmadığını, birden fazla kuruluşun bir araya gelerek rekabet öncesiortak teknolojiler geliştirme ortamı sağlamak olduğunu söyleyen Güler, şunları kaydetti:

“Bugün de dünyada teknoloji ve yeniliğin öncüsü olan şirketlerin on yılöncesine göre daha yaygın bir şekilde bir araya gelerek Ar-Ge’ye dayalı iş birlikleri oluşturduklarını, ortak araştırma platformları kurduklarını gözlemliyoruz. AB Çerçeve programları 3-5 yıl sonrasının teknolojilerinin geliştirildiği iş birliklerini destekliyor, katılımcılarına teknolojik iş birliği konsorsiyumlarına giriş hakkı tanıyor ve onları dünyanın önemli Ar-Ge oyuncularıyla buluşturuyor.

haber365
28 Şubat 2011 Pazartesi

27 Şubat 2011 Pazar

COĞRAFYACILARNEREDE?

COĞRAFYACILAR NEREDE?
Geçenlerde ilginç bir mail aldım. Maili gönderen şahıs, Coğrafi Bilgi Sistemleri konusunda Türkiye'yi ve Türkiye'de yapılan çalışmalar ile bu çalışmaları yapanları eleştiriyordu. Hem de ne eleştiri. Devlet organlarından akademisyenlere, CBS firmalarından kurumlarda bu konu ile iiştigal eden görevlilere kadar herkes ve özellikle haritacılar bu eleştiriden nasibini alıyordu. Açıkça, eleştirinin dili de bayağı kabaydı.
Neticede bu bir eleştiri idi ve saygı ile karşılamak gerekir diye düşündüm. Üslubu bu şahsın kendini ilgilendirirdi. Maile cevap verdim. 15 yıldır bu işle uğraştığımı ve ilk defa böyle bir mail aldığımı belirterek öncelikle üslubunu düzeltmesi gerektiğini yoksa tartışacak muhatap bulamayacağını belirttikten sonra her platformda kendisiyle münazarada bulunabileceğimi söyledim. 
Bana geri döndüğü mailinde şahıs; insanlara durumun vehametini anlatmanın tek yolunun böyle bir üslup kullanmak olduğunu söylüyordu. Elbetteki bu, O'nun görüşüydü. Ama bu şekilde kendine muhatap bulması da imkansız tabi ki...
Gelelim asıl meseleye:
Mevzu bahis şahıs, haritacıların bu işi sahiplenen tek kişilermiş gibi görünmelerine içerlemiş ve özellikle coğrafyacıların neden işin içine girmediklerini ve ya dahil edilmediklerini sorguluyordu. Türkiye'de uygulanan Coğrafi Bilgi Sistemi uygulamalarının coğrafyayla hiç alakası olmadığını ve bunları uygulayanların da bunu hiç umursamadıklarını, O'nların asıl amaçlarının CBS kurulumu perdesi arkasında ceplerini doldurmak ve koltuklarınısağlamlaştırmak gayreti içinde olduklarını belirtiyordu.
Bu iddialar beni üzdü tabi ki. Neticede ben 15 yıldır bu işle uğraşıyorum ve ne koltuğum sağlamlaştı ne de cebim para gördü. Mesai saatleri dışında harcadığım vakitler, bu nedenle ailemi ihmal etmiş olmam ve benzeri diğer fedakarlıklarımız da cabası... Arkadaşımız bu konuda oldukça yanılıyor. Konuyu daha yakından takip etmesini, CBS üzerine çalışan insanlarla birebir istişarede bulunmasını ve ülkemizin sosyokültürel ve ekonomik yapısını daha iyi ve tarafsız olarak analiz etmesini bekliyorum.
Haklı olduğu tek konu var ki, o da Coğrafyacıların konuyla hiç ilgilenmiyor olmalarıdır. Haritacılar başta olmak üzere jeoficikçiler, Jeologlar, Şehir plancıları gibi mesleklerin mensupları bu işi sahiplenmişler ve götürüyorlar. 15 yıldır CBS üzerine çalışan bir tane Coğrafyacı görmedim. Peki bu haritacılar olarak bizim suçumuz mu? Coğrafyacılara biz mi engel oluyoruz? Ya da onları biz mi bu alana yaklaştırmıyoruz? Elbetteki böyle bir şey yok. Gönül ister ki onlar da bu işin içine dahil olsunlar. Bizlere coğrafya alanında destek versinler. Coğrafi Bilgi Sisteminin coğrafyayla ilgili kısmı en iyi şekilde kendini buldun. Bu nedenle Coğrafyacı arkadaşlarımızı da aramıza katılmaya davet ediyorum. Bu memleket için ne yaparsak, bundan bizler ve bizim çocuklarımız, torunlarımız faydalanacaklar. Gelecek nesillere güzel bir memleket bırakmak boynumuzun borcudur. Bunun için tüm mesleklerin birlikte çalışması gerekir. Atatürk bu memleketi yalnızca haritacılara emanet etmedi...
Coğrafyacı arkadaşlar... 
Haydi iş başına. Bildiğini öğretmek yeterli değil. Çünkü dünya hızla değişiyor, teknoloji her gecen gün yeni gelişmelere gebe. Kendinizi de bu gelişmeler doğrultusunda güncellemeniz gerekir. Diğer meslek disiplinleri ile birlikte çalışmaya zorlayın kendinizi. Hep beraber daha yaşanır, daha sürdürülebilr bir memleket için buyrun beyler bayanlar. Üstünüze düşeni yapın. En azından bu sorumluluktan kurtulmuş olursunuz değil mi...

Azmi GÜN



21 Şubat 2011 Pazartesi

IBM Bankacılık Çözüm Merkezi kuruluyor

 IBM Bankacılık Çözüm Merkezi kuruluyor

Charouk, Türkiye pazarının potansiyeline inandığını belirtti.

Bu yıl 100’üncü yaşını kutlayan IBM, 16 Şubat’ta İstanbul’da düzenlediği ‘IBM Çözümler Zirvesi 2011’ ile iş dünyasını ve akademik çevreleri ‘akıllı dünya’ kavramıyla buluşturdu. Zirvede konuşan IBM Türk Genel Müdürü Michel Charouk, 2015 yılına dönük kurumsal yol haritasında Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan piyasaların önemine dikkat çekti. Charouk, şöyle devam etti: “Bir süre önce Büyüyen Pazarlar Birimi yapısını kurduk. IBM’in toplam gelirleri içinde büyüyen pazarların payı şu anda yüzde 19’da. Ama 2015’e kadar bu oranın yüzde 25’e çıkmasını bekliyoruz. Farklı cihazları üreterek, sürekli bir gelişim ve değişim içinde bugünlere geldik. Bugün 170 ülkede varız. Birçok icadımız var. Bilgisayarı hayata soktuk. PC kelimesini dilimize kazandırdık. Yazıcı gibi birçok segment bizden. Barkod da IBM standardı ve tüm dünya bunu kullanıyor. Ar-Ge’ye her yıl 8 milyar dolar harcıyoruz. Yazılım alanında da önemli satın alma ve birleşmelerimiz oldu.”

“Gelişen pazarların lideri Türkiye”
Verinin fazlalaştığına ve iş dünyasının da bunu kullanabilmesinin, rekabet avantajı açısından önem kazandığına dikkat çeken Charouk, gelişen 20 pazar içinde Türkiye’nin ön sırada geldiğinin altını çizdi. Charouk, IBM’in bu pazarlardaki hedeflerini şöyle anlattı: “Bu piyasaların hepsi önemli yatırımlar yapıyor. 2015’te toplam gelirimizin dörtte birinin bu pazarlardan gelmesini bekliyoruz. Çünkü bu ülkeler geçiş sürecinde. Örneğin Çin, Japonya’yı geçti ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu. Gelecekte ABD’yi de aşacak. Bu yüzden bu pazarlar bizim için önemli.”
Toplantının ardından sorulara da yanıt veren Charouk, 2011 yılında İstanbul’da Bankacılık Çözüm Merkezi’ni hayata geçireceklerini söyledi. Türkiye’nin geleceğine inandıklarını söyleyen Charouk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ‘Smart City’ çalışmalarının devam ettiğini de belirtti. Şehirde trafiğin önemli ve çözüm gerektiren bir konu olduğuna değinen Charouk, “Detaylarını açıklayamam, ama belediye ile devam eden projelerimiz var. Bunlar zaman alan projeler. Çünkü kronik sorunlara çözüm arıyoruz” dedi. Charouk, 2011 yılı yatırım, satın alma ve birleşme planlarını ise şöyle özetledi: “2015’e kadar 20 milyar doları satın alma ve birleşmelere harcayacağız. Türkiye ise IBM yatırım stratejilerinde önemli olmayı sürdürecek. Ülkenin GSMH’sında BT’nin payı düşük. Bu da, yatırım ve büyüme için fırsat demek.”

“Kurumsal başarı için iş analitiği”
Toplantıda söz alan IBM İş Değerleri Enstitüsü Lideri Peter Korsten, bilgiyi etkili kullanmanın öneminin arttığına işaret ederek, “En iyi performansı gösterenler; bu verileri agresif ve güçlü bir biçimde kullanıyor. Türkiye de bu yapıda öne çıkıyor” dedi. “Dört yeni stratejik alana odaklanıyoruz: Büyüyen pazarlar, iş analitiği, bulut bilgiişlem ve akıllı dünya”
diyen IBM Yazılım Grubu Başkan Yardımcısı Julie King, Türkiye pazarının önemini ise şöyle anlattı: “Türkiye’de genç nüfus çok fazla. Onların sosyal ağlarla ilişkileri güçlü. Bu nesil, işe
girince de bu yapılara ulaşabilmeyi bekliyor. İş dünyası, gençlerin bu katılımcılığını lehine kullanmalı. Yeni datayı toplamak, yeni bakış açılarıyla bunları sürece tabi tutmak bizim için ‘daha akıllı’ olmak demek.”

IBM etkinlik lansmanı için tıklayınız.

Interpromedya Haber Merkezi bthaber@interpromedya.com.tr