GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞGELDİNİZ.

GIS UZMANLARI BULUŞMA YERİNE HOŞ GELDİNİZ.
Bu blog ile; 1995 yılından bu yana yaptığım çalışmalardan elde ettiğim know-how'u tüm gis kurucuları ve yöneticileri ile paylaşmak ve ülkemizde oluşan kavram karmaşalarına tecrübelerime dayanarak açıklık getirmek ve ortadan kaldırmak istiyorum. GIS ya da kent bilgi sistemi kurmanın ve sonuçta bir kenti akıllandırmanın sanıldığı kadar basit olmadığını, yapılan hatalar ve doğruları ile birlikte ortaya koymaya çalışıyorum. Hepinizi bu çabaya katkı sağlamaya davet ediyorum.
Sonuçta kenti kablolu ya da kablosuz bir network ile kapsamanın akıllı kent için yeterli olmadığını, elektrik, gaz, su, kanalizasyon v.b altyapılar ile trafik, ulaşım, sağlık, enerji, istihdam yönetimi, afet kurtarma ve erken uyarı sistemleri, eğitim, güvenlik v.b. unsurların da akıllandırılması ve entegre çalışmaları gerekir. Makro düzeyde geleceğe yönelik tehditler, ihtiyaçlar ve bunlara karşı alınacak tedbirlerin planlanması da unutulmamalı tabi...

29 Kasım 2010 Pazartesi

BİLGİ SİSTEMLERİ VE KARAR DESTEK SİSTEMLERİ İLİŞKİSİ


Nasıl ki kent bilgi sistemi ile alt bileşenleri olan coğrafi bilgi sistemi arasında bir kavram karmaşası varsa bilgi sistemleri ile karar destek sistemleri arasında da benzer kavram karmaşası vardır. Her ne kadar bilişim çevresinde bilgi sistemleri ile karar destek sistemleri ayrı ayrı ele alınıp farklı sistemlermiş gibi değerlendirilse de bunu ticari bir kaygı olarak değerlendiriyorum. Neticede birileri bilgi sistemleri geliştirirken bazı firmalar ve şahıslar da, geliştirilen bu sistemlerin raporlama açıklarını bulmuş ve bunları bir paket haline getiren yazılımlar geliştirerek “karar destek sistemi” adıyla piyasaya sürmüşlerdir. İşte kaygı buradadır. Çünkü zamanla bilgi sistemleri geliştirenler bu raporlama açıklarını kapatmışlardır. Ve bu durumda karar destek sistemlerinin yaptığı işleri aslında tüm bilgi sistemlerinin yaptığı öğrenilirse müşteriler, “neden iki kez para ödeyelim ki” mantığını yürütecekler ve karar destek sistemi geliştiriciler müşteri kaybedeceklerdir.
Neden böyle bir sav öne sürüyorum?
Önemli olan konu aslında, bilgi sistemleri ile karar destek sistemlerinin aynı şey olduklarıdır. Daha doğrusu tüm bilgi sistemlerinin aslında birer karar destek sistemi olduğudur. Yapıları gereği bilgi sistemlerinin asıl yaptığı iş; çevrede ve kurumda var olan tüm verilerin toplanması, depolanması, sınıflandırılması ve istenilen kriterlere göre analiz edilmesi sonucunda oluşan raporlar ile tepe yöneticilerinin ihtiyaç duydukları konularda doğru karar verebilmelerini kolaylaştırmaktır. Yani karar vermelerine destek olmaktır. Bu durumda bilgi sistemleri zaten birer karar destek sistemleridir.

KAMU HİZMETLERİNDEKİ DEĞİŞİM VE e-SİSTEMLERE YÖNELİŞ


Bu gün e-devlet uygulamalarının fark edilen en büyük avantajlarından biri de devlette denetimin ve kontrolün web zerinden sağlanabilmesidir. İş ve işlemler ile kurumların yaptığı faaliyetler, iş süreçlerinin etkin işleyip işlemediği ve daha birçok şey hem yerel yönetimlerin kendi birimleri arasında hem de merkezi yönetimin (devletin) yerel yönetimleri takip ve kontrolü açısından web üzerinden takip edilebilmektedir. Ayrıca yerelde kurumların bazıları kağıt ortamında tozlu raflarda bazıları masa üstü bilgisayarların disklerinde ve çok azı da merkezi sunucularda tutulan kurumsal verilerin devlet tarafından merkezi olarak takip edilebilmesinin tek yolu olarak ta e-devlet uygulamaları olarak görülmektedir.
Bu durum devleti, devletin alt birimlerini (Kitleri) ve belediyeleri elektronik ortama çekmiştir. 59. Hükümet döneminde Avrupa birliği tam üyelik müzakere sürecinin de başlamasından sonra e-devlet çalışmaları hızlanmıştır. Bu amaçla 2003 yılında e-Dönüşüm Türkiye Projesi hazırlanmış ve kısa dönem eylem planları yayınlanmıştır. Bu konuyla yakından ilgilenmek ve bu çalışmalarda koordinasyonu sağlamak üzere e-dönüşüm Türkiye istişare kurulları oluşturulmuş ve çalışmaları bakanlık düzeyinde takip edilmeye başlanmıştır. 
Konunun sadece merkezi hükümetle ilgili olmadığı anlaşıldığından yereldeki tüm kamu kurumlarını da kapsayan 2005/20 sayılı birlikte çalışabilirlik genelgesi yayınlanmıştır. Bundan sonra bir dizi genelge daha yayınlanmış ve özellikle de mevzuatta ciddi değişikliklere gidilerek elektronik ortamda çalışma teşvik edilmiştir. Bu şekilde birlikte çalışabilirlik kriterleri standart hale getirilmeye ve kurumların da bu standartlara uymaları teşvik edilmeye çalışılmıştır. Belediye ve büyükşehir belediyeleri yasaları başta olmak üzere değiştirilen yasalar ile de kurumlar birlikte çalışabilirlik kriterlerine uymaya zorlanmışlardır.
5393 sayılı Belediye kanuna, 13/07/2005 tarih ve 25874 Sayısalı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile “belediyeler … ; coğrafî ve kent bilgi sistemleri;… geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır…” ifadesi eklenmiştir. (madde 14/a)
Belediyeler aslında gelişmelere daha hızlı ayak uydurmuş ve e-belediye çalışmalarını başlatmışlardır. Özellikle büyük ve kalabalık kentlerin belediyeleri bu konuda önemli gelişmeler sağlamış ve e-belediyecilik alanında lokomotif olmuşlardır. Bunda bütçelerinin büyüklükleri ve altyapı imkânları da önemli rol oynamıştır tabii. Buna imkân veren bir diğer özellikleri de, belediyelerin karar mekanizmalarının kolay ulaşılabilir ve hızlı çalışır olmasıdır. Kitlerde ve merkezi idarelerde bu durum tam tersine kurumların ayağına bağ olabilecek kadar karmaşık ve hantal olabilmektedir.
Yöneticilerinin siyasi yapılarından dolayı halkı memnun etme ihtiyacı belediyeleri elektronik hizmetlerini her geçen gün artırmaya teşvik etmektedir. Belediyeler arasında bu alanda bir yarış dahi söz konusudur. Bu yarış halkın lehine sonuçlar doğurmaktadır. Bunun sonucunda kentlerde her geçen gün hayat daha da kolaylaşmakta ve hizmetlerin ulaşılabilirliği artmaktadır. Bu durum hizmetlere ulaşım sürecini de kısaltırken belediyelerin süreçlerini de kısaltmakta, personel sayılarını ve tabii maliyetlerini de azaltmaktadır. Daha az personel ile daha hızlı ve verimli hizmetler vermeye başlayan belediyelerin başkanları da halktan bu nispette iyi not alabilmektedir.
Belediyelerin hizmet alanları çok geniş ve çeşitlidir. Hemen her alanda vermesi gereken bir hizmet vardır. Bu özelliğiyle vatandaş doğumdan itibaren ölümüne kadar belediye ile muhataptır. Belediyelerin sunduğu hizmetler iki grupta ele alınabilir.
1.    Yol, su, asfalt, kanalizasyon şebekeleri, çöp toplama ve çevre temizlik işleri, veterinerlik hizmetleri gibi.
2.    Vergi ve borç tahsilatı, beyan alma, dilekçe alma, kültürel faaliyetler, eğitim faaliyetleri, hizmet ve bu hizmetlerden faydalanma şekil ve yollarının öğretisi ve tanıtımı gibi hizmetler.
Birinci gruptaki hizmetler bir fiil belediyenin ilgili birimleriyle ve gerekiyor ise vatandaşın da yine bir fiil iştirakiyle gerçekleştirilebilecek türdendirler. Başka türlü bu hizmetler üretilemez ve sunulamazlar. Bunlar belediyelerin, mevzuatla kendilerine verilen ve belediye olmakla doğrudan üstlenmiş oldukları kaçınılmaz görevleridir. İkinci gruptaki hizmetler ise belediyelerin sokağa/sahaya çıkmadan masa başında planlayıp üretebileceği ve bizzat vatandaşın belediyenin ilgili birimlerine iştirakiyle verebilecekleri hizmetlerdir. Belediyelerin sundukları bu hizmetlerden faydalanmak isteyen ya da buna mecbur olan vatandaşlar normalde belediyenin ilgili birimlerine şahsen gitmek durumundadır. Bu birimlerde çoğu zaman da sıra (Halk dilinde yerleşik şekliyle kuyruk)  beklemek zorunda kalırlar.
Evvel zamanda birinci grupta örnekleri yer alan hizmetlerin birini dahi alabilen vatandaş kendini şanslı kabul edip belediyesinden memnun olurken, bu gün bu hizmetlerin belediyenin asli görevi olduğunu ve yapmak zorunda olduğunu kabul edip artık bunlardan farklı hizmetleri de sunmalarını beklemektedir. Belediyelerinden yeni hizmet çeşitlilikleri beklemektedirler. Sahip oldukları oy potansiyelini de bu beklentilerini gerçekleştirilmesi yolunda silah olarak kullanmaktadırlar.
Bu nedenle belediyelerde artık birinci gruptaki hizmetleri mecburen yerine getirmek zorunda oldukları görevleri olarak kabul etmekle kalmayıp bununla birlikte bu gün ikinci gruptakileri bile asli görev olarak kabul etmişlerdir. Özellikle büyük şehirlerde belediyeler, bu hizmetlerin dışında yeni hizmet alanları keşfedip bunlarla halkın karşısına çıkma konusunda yarış halindedirler.
Bu hizmetleri bulup halka sunulabilir hale getirmek te belediyelere ilave ar-ge maliyetleri getirmekle birlikte yeni ve pahalı teknolojik yatırımlar yapmak zorunda bırakmıştır. Türkiye’ye teknolojik gelişmelerin dünya geneline göre daha geç gelmesinden dolayı bu nedenle Türk milletinin teknolojiye aç olması ve bu açlığın da özellikle elektronik ürünler ve bunların da başında bilişim teknolojileri gelmesi nedeniyle yatırımlar da genelde IT sektörüne yönelik olmaktadır. Diğer teknolojik ihtiyaçların da özellikle kontrol ve takiplerinin bilişim sistemleri ile mümkün olması bu eğilimi artırmaktadır. Dolayısıyla halkın değişik hizmet beklentileri yeni IT yatırımlarını tetiklemekte ve belediyeleri buna teşvik etmektedir.
Yeni hizmet talebinin yanında vatandaşın belediyelerden önemli bir beklentisi daha vardır. Bu da özellikle büyük kentlerde ortaya çıkan kuyruk çilesine bir çözüm bulunmasıdır. Bu sorun nüfusun fazlalığından kaynaklanan bir sorundur. Küçük yerleşim merkezlerinde bu sorun neredeyse yok gibidir. Anadolu’da bir ilçede belediye başkanıyla ya da kaymakam ile neredeyse kanka gibi tanışırken, büyük şehirlerde belediye başkanının ya da kaymakamın yüzünü görememiş vatandaşlar oldukça fazladır.
Nüfusun yoğunluğunun getirdiği bu kuyruk çilesine çözüm yine bilişim teknolojilerinden gelmektedir. İşte bu çözümün adı “e-belediyecilik sistemi”dir. Direk olarak e-belediyecilik diye zikrettim çünkü kent bilgi sistemi (KBS) ve alt bileşenleri olan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS-GIS) ile Yönetim Bilgi Sistemleri (YBS-MIS) daha ziyade kurum içinde kullanılmakta ve nimetleri, vatandaş belediyeye şahsen geldiğinde kullanılabilmektedir. Uygulamada bu böyledir maalesef. Bunun vatandaşı belediyeye getirmeden uygulanabilir şekli ise e-belediyeciliktir. Sonuç olarak şu tez ortaya atılabilir.
“e-belediye kent bilgi sistemini kurmuş ve tam anlamıyla uygulayabilen belediyelerini kent bilgi sistemi nimetlerini kullanarak olabildiğince fazla hizmeti web üzerinden vatandaşına sunan belediyedir.” E-belediyecilik ise bu özelliğin felsefe halinde tanımlanmasıdır.

e-DEVLET VE ÇIKIŞ NOKTASI


e-devlet kavramı özellikle 1994 ve sonrasında bu gün kullanılmakta olan internet protokolünün kullanılmaya başlamasından sonra gelişmiştir. Bu tarihe kadar bilgi sistemleri zamanın teknolojik imkânlarına göre olabildiğince yaygınlaştırılmaya çalışılmaktaydı. Ancak e-uygulamalardan bahsetmek mümkün değildi. Çünkü bir e-ortam (elektronik ortam) mevcut değildi. Bu nedenle bir e-paylaşımdan da bahsedilemiyordu.
Bu açığı kapatan Web kavramı, CERN'de bir bilgisayar programcısı olan Tim Berners-Lee'nin HTML adlı bilgisayar dilini bulup geliştirmesiyle oluşmuştur. Bugün de kendisinin başkanı olduğu W3C (World Wide Web Consortium) tarafından idare edilmektedir. WWW, 1994 yılından beri hızla büyümekte, kullananların yaş aralığı genişlemektedir. Web’in temeli internettir. Web İnternet üzerinde kurulmuştur ve İnternetin sunduğu mekanizmalardan çoğunun kullanılmasını sağlar. İnternetin fiziksel görünüşleri –bilgisayarlar, ağlar ve servisler- dünya üzerindeki diğer binlerce bilgisayara bağlanmamıza izin verir. Web, İnternetin en tepesindeki soyutlanmış genel servisler kümesidir. Birbirimizle bilgilerin paylaşımına izin veren protokoller ve araçlar kümesidir.
İşte bu gelişmeden sonra kurumlar internet üzerinde bir e-paylaşım ortamı oluştuğunu fark ettiler. Önceleri dar anlamda ve kurum içinde ve kurumların farklı lokasyonları içerisinde veri paylaşma amacıyla kullanılan web ortamı zamanla hizmetlerin tanıtılması amacıyla kullanılmaya başlandı. Bu süreçte bazı hizmetlerin elektronik ortamda verilebileceği anlaşıldı. Yazılım dillerinin ve bant genişliklerinin elverdiği ölçüde hizmetler webe taşınmaya başlandı. Tabi aşılması gereken engellerin başında hukuk geliyordu.
Zamanla yazılım dilleri gelişti ve daha fazla çözüm üretilmesine olanak sağladı. Bant genişlikleri de her geçen gün artıyordu. Web ortamında hizmet verme gayretlerinin artması mevzuatta da gerekli düzenlemelerin yapılmasını tetikledi. Böylece tüm dünyada her geçen gün web üzerinden verilen hizmetler artmaya başladı. Son yıllarda son kullanıcıların (vatandaşların) bireysel internet hatlarındaki bant genişliklerinin artmasıyla bu gelişim hız kazandı.
Firma ve kurumlar hizmetlerinin bir kısmını web ortamına taşımanın maliyetlerini düşürdüğünü ve iş süreçlerini kısalttığını da fark ettiler. Böylece web ortamına ilgi arttı ve zamanla elektronik hizmet kavramı ortaya çıktı. Bunun bu gün kamuya yansıması e-belediye ve e-devlet şeklinde olmuştur.